Her ne kadar Avrupa’da yapılsa da Hollywood yıldızlarının gövde gösterisi yapma geleneği bu kez de bozulmadı.
Daha açılış gününden itibaren sinemanın kalbini attığı Hollywood’dan gelen ünlüler birer birer kırmızı halıya çıktı. Bu durum önümüzdeki günlerde de devam edecek.
EN ÇOK MERAK EDİLEN KONUK
Bu yılki festivalin en çok merakla beklenen konuklarından biri de sonunda 81’inci Venedik Film Festivali’ni şenlendirdi.
49 yaşındaki Angelina Jolie, kente adım attı ve kahverengi elbisesiyle kamera karşısına çıktı.
Rengini birkaç ton açtığı saçlarıyla dikkat çeken Jolie, yüzündeki hafif tebessümle kendisini karşılayan kameralara el salladı.
Sözün burasında Angelina Jolie’nin bu yılki festivalin en çok baş ağrıtan konuğu olduğunu hatırlatalım. Bunun da önemli bir nedeni var.
ESKİ EŞİYLE KARŞILAŞMASIN DİYE
Jolie, opera sanatının unutulmaz sopranolarından Maria Callas’ın hayatını konu alan Maria adlı filmle Venedik Film Festivali’nde.
Aynı zamanda güzel oyuncuya sinemaya olan katkılarından dolayı Yaşam Boyu Başarı Ödülü de verilecek.
Ama Jolie’nin festival organizatörlerinin başını ağrıtmasının nedeni bütün bunlar değil.
Jolie, 29 Ağustos’ta (bu akşam) festivalin kırmızı halısına çıkacak.
Ondan sadece birkaç gün sonra kelimenin tam anlamıyla kanlı bıçaklı olduğu eski eşi Brad Pitt, Wolfs adlı filmle festivalin konuğu olacak.
İşte festival komitesinin başını ağrıtan da bu. Aralarının iyi olmadığı, hatta mahkeme salonlarında hesaplaştığı bilinen eski çiftin bir araya gelmemesi için ince ince hesaplamalar yapıldı.
Jolie ve Pitt’in festival sırasında karşılaşmaması ve herhangi bir tatsızlık yaşanmaması için detaylı programlar hazırlandı.
Buna göre Jolie, başarı ödülünü alıp Maria filminin galasına katıldıktan sonra Venedik’ten ayrılacak.
Ondan iki gün sonra 1 Eylül’de ise eski kocası Brad Pitt festivalin konuğu olacak. Bu şekilde hesaplaşmaları hala bitmeden çiftin yüz yüze karşılaşmaması sağlanmış olacak.
KARİYERİNİN EN İDDİALI ROLLERİNDEN BİRİ
Şimdi dönelim Angelina Jolie’ye..
Ünlü yıldızın Maria Callas’ı canlandırdığı Maria adlı film büyük ödül Altın Aslan için yarışan yapımlar arasında.
Filmin yönetmen koltuğunda ise bu tür biyografik çalışmalarıyla tanınan Pablo Larrain oturuyor. Larrain, Jackie Kennedy’nin hayatını beyazperdeye taşıyan Jackie ve Prenses Diana’nın öyküsünü anlatan Spencer gibi yapımlarla tanınıyor.
Şilili yönetmen Lararin’in önemli yapıtlarından biri de ülkesinin en ünlü şairi olan Pablo Neruda’nın hayatını anlattığı Neruda.
DİLLERE DESTAN GÖRÜNTÜSÜNÜ DEĞİŞTİRDİ
Larrain’in yönettiği Maria, 81’inci Venedik Film Festivali’nin iddialı yapımları arasında yer alıyor. Angelina Jolie de söz konusu film için çok sıkı bir hazırlık sürecinden geçti.
Ünlü sopranoyu canlandırmak için dillere destan güzelliğini de geri plana attı, daha mütevazı bir görünüme büründü.
Sanat tarihinin bir dönemine damgasını vuran, La Divina (ilahe) adıyla anılan, sesiyle hafızalara kazınan aynı zamanda bugünkü magazin figürlerini aratmayan özel hayatıyla da ölünceye kadar gündemin ilk sıralarında yer alan Maria Callas’ı oynamak Angelina Jolie için de kariyerinin en iddialı çalışmalarından biri.
Opera sahnelerinin Divina’sı 20’nci yüzyılın ikonik vokallerinden biri olan Maria Callas’ın hayatını konu alan Maria adlı filmin senaryosu Steven Knight’ın kaleminden çıktı.
Haluk Bilginer’in, Maria Callas’ın büyük aşkı Yunanlı armatör Aristotle Onassis’i canlandırdığı filmin çekimleri Paris’in yanı sıra Budapeşte, Milano ve Yunanistan’ın çeşitli kentlerinde yapıldı.
ROLÜ İÇİN UZUN BİR HAZIRLIK SÜRECİ YAŞADI
Angelina Jolie’nin uzun ve yoğun bir hazırlık sürecinin ardından ünlü opera sanatçısını canlandıracağı film, Maria Callas’ın Paris’te geçirdiği yalnızlıkla dolu yıllarını konu alıyor.
Filmin oyuncu kadrosunda Jolie ve Bilginer’in yanı sıra sinemanın ünlü yıldızlarından Valeria Golino da yer alıyor.
Hayatı filme konu olan Maria Callas’a gelirsek… Çok çalışma, ışıltılı başarılar, büyük aşklar, derinden yaralayan ihanetler ve büyük bir evlat acısı Maria Callas’ın sadece 54 yıl süren yaşamına sığdırdıkları.
Sesiyle tarihe geçen ünlü sanatçı, sahnede sanki bu dünyada hiçbir sorunu yokmuş gibi ışıldıyordu. Ama özel hayatında acının her türlüsünü yaşadı. Hatta bazı iddialara göre evliliğini bile yıkma pahasına gönül kapılarını açtığı büyük aşkı onu sürekli taciz etti. Sonra da bir başka kadın uğruna terk edip gitti.
İLK KEZ 15 YAŞINDA SAHNEYE ÇIKTI
Callas 2 Aralık 1923’te Yunan göçmeni bir ailenin kızı olarak New York’ta dünyaya geldi. Asıl adı Anna Maria Cecilia Kalogeropoulos olan ünlü yıldızın ailesi soyadlarını Callas olarak değiştirdi. 9 yaşında piyona derslerine başlayan Callas, 1937’de ebeveyni boşanınca annesi ve ablasıyla birlikte Yunanistan’a geri döndü.
Maria Callas sahneye ilk olarak 15 yaşında Cavalleria Rusticana operasında çıktı. O sırada Atina’da devlet konservatuarları 16 yaşından küçükleri almıyor olsa da yeteneği sayesinde Callas okula kabul edildi.
O dönemde İspanyol soprano Elvira de Hidalgo’nun öğrencisi olan Maria Callas, okulun üçüncü yılında ilk ödülünü aldı. Callas’ın kariyerinde yükselişi hızlı oldu.
İkinci Dünya Savaşı bitince Callas da ani bir kararla babasını aramak için ABD’ye döndü. Sonra onun için İtalya’da Metropolitan Operası dönemi başladı. Callas, birçok ünlü eserde başrol üstlenerek opera dünyasında zirveye yükseldi. Bu başarısı La Divina unvanını almasını sağladı.
AŞKI ONA MUTLULUK GETİRMEDİ
Callas her ne kadar kariyerinde çok başarılı olsa da özel hayatı iniş ve çıkışlarla doluydu. İlk evliliğini 1949 ile 1959 arasında menajerliğini de üstlenen ve kendisinden yaşça büyük olan Giovanni Battista Menehgini ile yaptı.
1957 yılında o dönemin en gözde zenginlerinden biri olan Aristotle Onassis ile tanışması bu evliliğin sonunu getirdi.
Onassis ile tanıştıktan iki yıl sonra onun uğruna kocasını bıraktı. Hatta aşkı için sahneye bile veda etti. Ancak Onassis ile birlikteliği ona mutluluk getirmedi. Onassis onu terk ederek Jackie Kennedy ile evlendi.
KÜLLERİ EGE DENİZİNE SAVRULDU:1962 yılında tekrar sahneye dönen Callas, her ne kadar kendisini başka bir kadın için terk etse de Onassis’in aşkını bir türlü kalbinden söküp atamadı. Hatta onun 1975’teki ölümü Callas için son derece sarsıcı oldu. Maria Callas, 18 Eylül 1977’de henüz 54 yaşındayken bir kalp krizi sonucu hayata veda etti. Naaşı yakıldıktan sonra külleri Ege denizine savruldu. Sembolik mezarı ise Paris’teki Pere Lachaie Mezarlığı’nda bulunuyor.